“BİZ YALNIZ ADAMLARIZ
Kürşatça yalnız,
Ali’nin o masum yalnızlığı sinmiş ruhumuzun derinliklerine,
Kerbala’da Hüseyince bir Şehit yalnızlığı bizimkisi işte…
Yesevice bir çile yalnızlığında piştik ta asırlar öncesi,
Ve bir Yunus yalnızlığı cezbetti bizi;
“Bir garip ölmüş diyeler
Üç günden sonra duyalar
Soğuk suyla yuyalar
Şöyle garip bencileyin”
dizeleriyle ruhumuzu yalnızlaştırdık…
Fuzuli ile yalnızlığımız aşka büründü…
Yıllar geçti bir Abdülhamit Han yalnızlığı düştü kaderimize… Görkemli saraylarda halvet halini seçtik…
Gün geldi azgın Karadeniz sularında Bandırma Vapuru yalnızlığında isyan türküleri söyledik…
Mustafa Kemalce yalnızlığı çok sevdik…
ATSIZ, yalnızlığımızın türküsü, zafer marşıydı bizim…
Tüm yalnızlıkları Yolların Sonu şiirinde birleştirdik.
Gün geldi bir derviş yalnızlığı ile dünyaya kafa tutan Alparslan Türkeş’in yalnızlığının arkasından koştuk soluklarımız kesilircesine…
Biliyorum… Biz yalnız kalabalıklarız…
Bir gün yalnızlar yurdunda yalnızlar ordusu kuracağız…”